Thursday, September 6, 2012

Kırılma Noktasında Bizi Bekleyen Gerçekler





     Hayat bazen mecburi bir şekilde sizi zorluklarla başbaşa bırakır. Büyük bir kaya parçasına çarptığında batmaya yüz tutan o görkemli gemilerinizde, çatırdamaya başlayan güvertenin üzerinde bulunan bir adam olduğunuzda, şayet o güne kadar hayatı toz pembe yaşamış, sorunlarınızı hep başkaları gidermiş ve geçiminizi hep başkaları sağlamış, bir işe yaramak için mücadele etmemiş, eksiklerinizi hep başkaları kapatmış, zorluklardan hep kaçmışsanız cesaretli ve soğuk kanlı olamazsınız. Sakin davranamazsınız. Panikleme duygusuyla teslim olursunuz çaresizliğe.

     Bu süreç o güne kadar önemsemediğiniz birçok gerçekle yüzleşme sürecidir. Bu süreç o güne kadar zor diye rafa kaldırdığınız ve ertelediğiniz bütün zorluklarla tek başınıza savaşma sürecidir. Böyle durumlarda yoksa bir can simidiniz ve yüzmeyi bilmiyorsanız o girdabın içine karışıp boğulmaktan kurtulamazsınız. İnsanlar kendi canlarını kurtarma derdine düşmüşken kimse sizi kurtarmak için çaba sarfetmiyecektir. Denizin o mavi sularında boğuşmaya başladığınız an hayatın ne kadar zor kazanıldığını anlarsınız işte. Karaya yüzene kadar kollarınız yorulur. Daha sonrada hamlık ağrıları başlar ve omuzlarınızda koca bir yük hissedersiniz.

     Ama kolonlarınız bir gökdeleni şiddetli bir depremde ayakta tutacak kadar güçlüyse işte o zaman bütün zorluklara katlanabilir birisiniz demektir.

     O yüzden etrafınızdaki size gülücük saçan sahte meleklerin samimiyetine çok fazla güvenmeyin, sırtınızı başkalarına dayamaktansa dim dik ayakta tek başınıza sağlam bir şekilde durmak için çaba sarfedin kendinize sürekli olarak yatırım yapın. Hazıra konmak için beklemeyin. Bugünün işini yarına bırakmayın. Bilgilerinizi tazeleyin. Sen bu işi yapamazsın, beceremezsin veya başaramazsın diyenlere inat deneyin, uğraşın mücadele edin. Hırslı olun ve azimli olun.

     Unutmayın insanın en büyük sermayesi aklıdır.   

Cihan ANDİÇ

No comments:

Post a Comment