Wednesday, May 30, 2012

Makarnacılar Zirveye Koşuyor



 Dünyada en çok tüketilen yiyeceklerden biri olan makarna, ülkemizde de yıldan yıla tüketimi artmaya devam eden sofralarımızdan eksik etmediğimiz temel gıdaların başında geliyor. Tüketimi artan bir gıda yiyeceği olduğu içinde haliyle makarna pazarı genel anlamda dinamikliğini güçlü bir şekilde koruyor. Avrupa kıtasında ekonomik krizler devam ederken komşularımız Yunanistan, Suriye gibi ülkeler siyasal ve ekonomik nedenlerle çalkalanırken, ülkemizdeki kişi başına düşen yıllık makarna tüketiminin sağlıklı bir şekilde artmaya devam etmesi sektörde faliyet gösteren firmalarımızıda çok memnun ediyor. Bu bağlamda sektör büyüdükçe makarna üreticileri gerek iç pazarın talebini karşılayabilmek için gerekse dış pazardaki ihracat cirolarını yükseltmek için üretim kapasitelerini arttırıyorlar, yatırımlarını büyütmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla sektörün ülkemizdeki genel istihdam artışınada katkıları olmaya devam ediyor. Aynı zamanda hızlı tüketim ürünleri sektörünün ana kalemlerinden olan makarna sektöründe rekabet ulusal ve global anlamda bir hayli çetin geçiyor. Fakat ülkemizdeki ekonomik büyüme yıldan yıla devam ettiği için makarnacılarımızda iç piyasada hızlı bir şekilde güçlendiler. Bu sayede firmalarımız dış pazarlarda artık ayaklarını yere daha sağlam basıyorlar.

Öyle ki makarnacılar geçen sene üretim ve ihracat rekoru kırdılar. Türkiye Makarna Sanayicileri Derneği (TMSD) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Bozkurt, yaptığı açıklamada, 2011 yılında en büyük ihracat rakamına ulaştıklarını belirterek, ''2011'de 406 bin ton ihracatımız oldu. Bu sektörün rekorudur. Toplam üretimimiz de 851 bin ton oldu, bu da Türkiye makarna tarihinde rekordur'' dedi.

Atıl kapasiteyi değerlendirmek için ihracata yöneldiklerini ifade eden Bozkurt, makarnanın temel bir gıda ürünü olduğu için ekonomik krizlerden etkilenmediğini, bu nedenle global krizin ihracata çok olumsuz yansımadığını vurguladı.

Bozkurt, ''Bizi olumsuz etkileyecek şey hammadde piyasası, buğday piyasasının istikrarı çok önemli. Türkiye, durum buğdayında kendine yeten bir ülke. TMO piyasada dalgalanmaya müsaade etmedi. Durum buğdayı fiyatlarında dalgalanma olmadığı için fiyat istikrarını da koruduk. İhracattaki başarının altında yatan nedenlerden birisi de bu aslında'' diye konuştu.

Murat Bozkurt, 140'tan fazla ülkeye ihracat yaptıklarını belirtirken, ''Amerika'dan Japonya'ya, Afrika kıtasından Balkanlar ve Ortadoğu ülkelerine kadar her yerde varız. Avrupa ve Amerika kıtasında istediğimiz noktada değiliz. Önümüzdeki yıllarda hedef pazarlarımız bu iki pazar olacak. Şu anda ABD pazarı ile ilgili bir çalışmamız var'' dedi.
  
İtalya`nın ardından en büyük ikinci makarna üreticisi ve ihracatçısı olan Türkiye, ürünlerini beş kıtada 142 ülkeye satıyor. Hedefse, un ihracatında olduğu gibi makarnada da 1 numara olmak. Geçen seneki makarna ihracatından elde edilen gelir yaklaşık 300 milyon dolar. 2012 yılı sonuna kadarki ihracat hedefinin 500 bin ton olarak belirleyen Türkiye, geçen sene en fazla ihracatını  Angola 51 ton, 39 bin ton Togo, 29 bin ton  Irak ve Benin`e yaptı.

Türk makarnacıları her ne kadar ihracatta İtalya`nın ardından dünya ikincisi olsa da, AB ülkelerine yapılan ihracatta 20 bin tonluk kota ve ABD`nin Türk makarnacılarına uyguladığı anti-damping ve telefi edici vergiler, üreticilere büyük darbe indiriyor.

Avrupa`daki kişi başına düşen yıllık makarna tüketimi ortalama 10kg iken, İtalya 26kg ile Dünya`nın en büyük makarna tüketen ülkesi konumundadır. Ülkemizde ise bu tüketim 2011 itibari ile 7kg`dır.

Bütün makarna üreticilerimizi gönülden kutluyor başarılarının devamını diliyorum.     

Cihan ANDİÇ

Monday, May 14, 2012

Fatih Terim ve Büyük Başarıları




   Türkiye milli takımını yarı finale çıkaran Fatih Terim, 24 yıllık teknik adamlık kariyerinde çok sayıda ilke imza attı.EURO 2008'DE büyük prestij kazanan A Milli Takım'ın teknik patronu Fatih Terim, Türk futbol tarihinde birçok ilke imza attı. 
   Terim, gerek ay-yıldızlı takımın gerek G.Saray'ın başında mucize başarılar yaşadı. İşte Terim'in ilkleri ve zaferleri:

- 1990-93 arasında çalıştırdığı Ümit Milli Takımı'nı Akdeniz Oyunları'nda şampiyon yaptı. Bu bir ilkti.

- A Milli Takım, Terim'li 1993-96 sürecinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını kazandı. Böylece ilk defa finalilere katılmayı başardık.

- İstatistik olarak ise Milli Takım, 1994-1996 arası 15 maç üst üste yenilmeyerek unutulmaz bir rekor kırdı.

- Terim bu kez 1996-2000 arasında G.Saray'ın başındaydı. 4 kez üst üste lig şampiyonluğu Süper Lig tarihinde bir ilkti. Bir Türk hoca adeta tarih yazıyordu.

- 2000 yılında G.Saray, UEFA Kupası'nı kazanırken Türk futbol tarihinde adeta bir devrim yaşanıyordu. Bir Türk takımı ilk defa böyle bir başarıyı, üstelik 9 maçta hiç mağlup olmayarak gerçekleştiriyordu.

- Fiorentina ve Milan'ı çalıştırıp İtalya'da çalışan ilk Türk hoca unvanını alan Terim'in yolları A Milli Takım'la 2005'te yeniden kesişti. Terim, 2. kez takımı Avrupa finallerine taşıdı, önceki günkü yarı final başarısı yine bir ilk oldu. Daha önce çeyrek final oynamıştık.

- Fatih Terim'li Milli Takım, bu finallerde Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti'ni ilk kez resmi maçlarda yendi. Fatih hoca teknik direktörlük başlangıcından 2012 Şubat ayına kadar ki kariyeri süresince 448 maça çıkmış 258 galibiyet elde etmiş, 106 maç berabere biterken, 84 maçta mağlubiyet yaşamış. Terim'in galibiyet oranı % 57.59. Ayrıca milli takım tarihinde en çok maça çıkan, en çok galibiyet alan, en çok gol gören (110) teknik patron durumunda.


Galatasaray

 
   Sevgili okurlar bu makaleden sizlere vermek istediğim mesaj  " Bugün bir karar vermeniz lazım, hayattan beklentileriniz ne kadar yüksek olursa alıcağınız kararlar o kadar büyük olur, göstericeğiniz çabada o kadar fazla olur, hayattan beklentileriniz ne kadar düşük olursa alıcağınız kararlar o kadar küçük olur göstericeğiniz çabada o kadar az olur "
  Bir fransız atasözünde diyor ki " Ne istediğine dikkat et çünkü onu elde ediceksin." O yüzden bugün bir karar verin.

Tuesday, May 1, 2012

Sektörler Büyüdükçe Rekabet Artıyor

Seçimi Yap !






        Türkiyede ve dünyada liberal ekonomilerin hüküm sürdüğü her ülkede her geçen yıl rekabet ve marka sayısı artıyor. AC Nielsen'in araştırmasına göre, Türkiye'deki 2 milyar 93 milyon TL'lik meşrubat pazarının 1 milyar 474 milyon 448 TL'lik kısmını kolalı içecekler oluşturuyor ve ülkemizdeki kola tüketimi yıldan yıla artmaya devam ediyor. PEPSİ'nin Max'ı piyasaya sürmesinin ardından Coca-Cola'nın sıfır şekerli Zero'yu çıkarması, light pazarının yüzde 28 büyümesini sağladı. Türkiyede her geçen yıl rekabet ve marka sayısı artıyor. Şöyle bir geçmişe giderek hatırlarsak 94'lü yıllarda tanıştığımız cep telefonları sektöründe o yıllarda en çok satan cep telefonu markası Ericsson'du. Arkasından ise Motorola geliyordu. Akabinde Nokia değişik tasarımlı telefonlarıyla cep telefonu sektörünün uzun yıllar liderliğini sürdürdü ve bugün gelinen noktada iPHONE sektörde açık ara lider ve kendisini Blackberry takip ediyor. Rakiplerine karşı fark yaratanlar inovatif buluşlarla ezeli rekabette üstünlük sürmeye devam ediyor. Beyaz eşya pazarında birkaç büyük üreticinin elinde tuttuğu bir pazar. Lider de her zaman Arçelik. Ancak, 10 yıl önceye baktığımızda ilk 3`te büyük bir değişiklik gözleniyor. 1995`te Arçelik, Beko ve Bosch, 1995`te pazarın yüzde 95`ine hakim iken, 2005`te bu 3 markanın toplam payı 17 puan azalarak yüzde 78`e geriledi. Bu tablonun oluşmasında Vestel in pazar payını artırması etkili oldu.

     Bütün pazarlamacılar 4P nin ne anlama geldiğini çok iyi bilir. Peki nedir 4P'nin açılımı ;

  •                      4 P ................4 M ( Müşteri ) 
    1. Price (Fiyat)............Müşterinin harcadığı para
    2. Promotion (Promosyon) ....Müşteriye faydası 
    3. Placement (Dağıtım)...........Müşteri açısından doğru zaman ve yer
    4. Product (Ürün).....Müşteriye sağladığı imaj

    Pazarlamanın 4 P si ürünü satar ,4 M ise ihtiyacı giderir. Bunun dışında ürüne anlam katan değer katan öğeler ise ; Tasarım ve Kalite 
       Tabi sektörler büyüdükçe artan rekabette tüketici kazançlı çıkarken, değişimi ve çağın ihtiyaçlarını doğru gözlemleyemeyen firmalar ise bu oyundan elenen taraf olmaya mahkum kalıyor.


        “Rekabet, aynı yarışta koşmayı seçmek demektir. Rekabetüstünde ise rakipler, kendi yarış alanlarını kendileri seçerler.” Edward de Bono


Cihan ANDİÇ