Ülke ekonomisinin dinamizmi için çok önemli olan, istihdama çok büyük katkı sağlayan ve çoğunluğunu KOBİ'lerin oluşturduğu patron şirketlerinde neler oluyor?
7 Haziran seçimleri sonrasında ülke ekonomisinde hissedilmeye başlanan gizli bir kriz var. Çeşitli iç ve dış faktörlerinde etkisiyle oluşan bu gizli kriz halen aşılabilmiş gibi gözükmüyor. Özellikle son zamanlarda kendi işini yapmakta olan yada bir ücret karşılığı mesleklerini icra eden birçok çalışan mevcut durumdan dolayı tedirginler. Oluşan gizli krizle beraber birde darbe kalkışması yaşayan ülke ekonomisi gerçekten zor günlerden geçti ve geçiyor. Her ne kadar hükümet artçı sarsıntılar yaşayan ekonominin, derin yaralar almaması için ekonomik açılımlar yapsa da, yeni ekonomik teşvikler üretse de küçük ve orta ölçekli işletmelerde hissedilmeye başlayan ve çözülemeyen ciddi finansal sorunlar var.
İş dünyasındaki kurumsal şirketler her yıl bir önceki yıla göre kar marjlarını ve yaptıkları ciroları koruyabilmek ve büyütebilmek adına pazarlama faaliyetlerinde periyodik olarak yeni strateji metodları uyguluyorlar.
Patron yönetimli işletmelerde ise hedefler aynıyken teorileri pratiğe geçirebilme performansı malesef kurumsal şirketlere oranla daha ağır işliyor. Özellikle üçüncü çeyreğin başlangıcıyla beraber patron yönetimli şirketlerde daha fazla hissedilmeye başlanan finansal kriz birçok şirketin belini büküyor ve iş hızını yavaşlatıyor. Finansal sıkıntılardan dolayı iflas etmeye başlayan şirketler bile var.
Peki patron yönetimli şirketler nasıl bugüne geldi ve finansal sorunları neden aşamıyorlar?
* Aile içi çekişme ve rekabetten dolayı piyasasının değişimine yeterince odaklanamamak ve kurumsallaşamamak.
* Ar-ge'ye ve kaliteli insan gücüne yatırım yapmamak.
* Danışman şirketlerle çalışmanın gereksiz olduğunu düşünmek ve yanlış yatırımlar yapmak.
* Finansı doğru yönetememek ve haddinden fazla gayrimenküle yatırım yapmak.
* Değişime ve yeniliğe ayak uyduramayan X kuşağının yönetimi Y kuşağına devretmemesi.
* Yönetime katılan Y kuşağının X kuşağıyla yaşamış olduğu iletişim ve empati çatışması.
* Şirket patronlarının alması gereken eğitim kursları veya eğitim seminerlerine katılmaması.
* Şirket çalışanlarına çeşitli eğitim ve seminerler için bütçe ayırmamak.
* Markaya ve pazarlama departmanına yatırım yapmamak.
* İnsan kaynakları departmanının yetkilerini sınırlandırmak ve işlevini güçlendirmemek.
* Çalışanların performans ve başarılarını yeteri kadar önemsememek ve ödüllendirme sisteminin olmaması.
* İnsan kaynağınından maximum faydalanmaya çalışmak ama çalışanı hakkettiği kadar motive edememek.
* İş takiplerinin ve raporlama sisteminin zayıf çalışması.
* Patronların kendilerini geliştirememesi sonucu oluşan yönetim zafiyetleri ve yanlış kararlar.
* Patronların aşırı iş kolik olmaları, herşeyin en iyisini ben bilirim yaklaşımı, özel hayatlarına yeterli zaman ayırmamaları.
Yukarıda saymış olduğum sebepler ve değişen dünya düzenine karşı patron yönetimli şirketler artık eskisi kadar güçlü değiller. Bu sebeplerden dolayı da patron şirketleri sağlıklı büyüyemiyor ve bir süre sonra gerileme ve iflas gibi geri dönüşü zor olan süreçlerle karşı karşıya kalıyorlar.
Cihan ANDİÇ